“Ülke ulaşım ana planına uygun toplu taşıma konularında kurumsal bakış eksikliği had safhada” diyen Yalçın Beşir, “Dağınık yapılar sorunları arttırıyor. Ortak akıl ile herkesi memnun eden sonuçlara ulaşılabilir” dedi…
“kentiçi toplu taşıma hizmetini uzun yıllardır veren Yeni İstanbul Özel halk Otobüsleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Beşir Yalçın ile ÖHO İşletmeciliğine yaklaşımlar, sorunlar ve genel gidişat ile pandemi etkisi ve mevcut son gelişmeler üzerine konuştuk. Başkan Yalçın pandemi hızlandırmasıyla aslında unutulmaya başlanan önemli bir hususun gözler önüne serildiğine dikkat çektiği ilginizi çekecek söyleşimizi sunuyoruz…”
KTT: Sayın Başkan, ulaşım konusunda gerek kentiçi, gerek şehirler arası oldukça deneyiminizin olduğunu biliyoruz. Bu açıdan baktığımızda, Özel Halk Otobüsü özeline girmeden genel gidişat ve kentiçi toplu taşıma uygulamaları konusuna pandemi ile buna yaşanan son gelişmeleri de ekleyerek, nasıl bakıyorsunuz?
YALÇIN BEŞİR: Asıl önemli olan ve bilmemiz gereken sektörün nasıl baktığı. Olanları nasıl değerlendirdiği. Mesela ben gelişmeler aksine hala ferdi işletmeci gözüyle baktığımızı düşünüyorum. Öncelik- le, Özel Halk Otobüsü olarak kendi içinde kurumsal birliktelikle meseleye bakmalı diyorum. Artık olup bitenleri ferdi bakışla değerlendiremeyiz. Aramızda sen-ben ayrımına fazla takıldığımızı düşünüyorum.
ÇERÇEVE NETLEŞMELİ:
Artık esnaf, görev verdiği yöneticilere görev havale sistemini bırakmalı. Sorunların çözümü, hava- le ederek değil, ortak akıl ve anlayışlı katılımla istişare ederek ele almalı örnek olması için de neden belediyelerde farklı toplu taşıma işlet me birimlerinde bile birliktelik olamıyor?
İşletilen; hizmet ifasında gedik bırakmayarak sürdürülebilir olmak, bu yolla da vatandaşa sorun yaşatmamak ortak amaç değil mi? Öyleyse yapıyı birbirini ikame edici kurgulamak gerekmiyor mu?
Kaç tane işletme varsa onlar kimlere bağlıysa bunları yönetenlerin hepsi de belediye çatısında iken başlarına buyruklarmış gibi niye birbirini görmezden gelir? Neden sıkıntıya çanak tutulur?
Daha somut örnek haber yaptığınız İETT duraklarının işgal edilmesi.
Dediğim gibi olmasa bunu yapabilirler mi minibüsçüler? Ya da daha ortak kontrolla özel araçlar park edebilir mi oralarda? Ama kim- se kimseye aldırmıyor. Yerini konumlanışını ya dikkate almıyor ya da gerçekten bilmiyor?
Bunun tersi dahil sürekli olan şeyler bunlar. Halbuki birbirini tamamlayan paylaşarak hizmeti sürdürülebilir kılma anlayışı için kurulu değiller mi?
“Hizmet sürsün teker dönsün, vatandaş rahat ve konforlu taşınsın” ortak gaye değil mi?
Evet öyle. Peki, sahada işleyen fiili durum neyin nesi o zaman?
YASAL DÜZENLEME:
Ben kendi taşımamda bağlı olduğum İETT denetim ve yürütümündeyim ve onun belirlediği Özel Halk Otobüsü Çalışma Yönergesine göre çalışırım. Minibüs, dolmuş ya da taksi ne yapar karışmam. Karışamam da. 2 Bin 148 adet otobüse olanlar dokunuyor, maddi kayıplar doğuruyorsa olan biten, dik- kat kesilirim. Bunun için ortak mutabakat olmasının eksikliği önemli diyorum. Bunun içinde sadece yeni bir sistem ve yasal düzenleme bu sorunları çözer görüşündeyim. Bu amaçla en önce kamu otoritesi anlayış değişikliği ile net irade beyanı ortaya koysun diyorum.
Bu yapılırsa; emin olun gereksiz sıkıntı, gereksiz tıkanma yaşanmaz. Dahası, birbirine selam veren destek olan esnafa yakışan sistem ortaya çıkar. Yeter ki hükümet erkanı meseleye bütünleştiricilikle tamamlayıcı davransın. Bunu da adaletle, hakkaniyete dayalı uygulamasıyla seçimle kazandığı hükümranlık hakkını kullanarak yaparak yasal düzenlemeye giderse, bütün sorunlar çözülür. Tabi ciddi bir göre tanımı çerçeve çizilerek bu yapılmalı
KTT: Oldukça net ve anlaşılır oldu. Ama yeni anlayışta sistemler artık sadece kamu değil, saha gereklerini bilen özel sektöründe yer aldığı, sistem konusunda projeler ürettiği söz sahibi paydaş işletmecilik de var?
YALÇIN BEŞİR: Sözleri cımbızlama. Ben ferdi işletmecilikten kurumsallığa geçişte otoriteye düşen görevi netleştirip destek sunup alan açarken, bunun çerçevesini belirlemesinden söz ediyorum. Bu olmazsa yaşadıklarımız bir başka şekilde de olsa mutlaka sıkıntıların kaynağı olmaması için konuşuyorum. Yönetim erki hizmeti sürdürme için gereklilikleri doğru koyarsa, ona göre düzenleme yapıp alan açarsa, elbette özel taşımacı da ona göre yapılanır.
Hem de daha hızlı ve mecburiyetten olsa bile olacaktır. Sonuçta; ben işin ilk ayağının; “doğru sistem doğru bir yasal alt yapı” diyerek, ilk hareketin devlete düştüğünü söylüyorum.
Bugün uygulamada olan her belediye farklı uygulamalarla sistemi zorlamasın diyorum. Özel kesim işletmecilerine de görev düşüyor. Zaten; eğer irade ne istediğini net ortaya koyarsa, gereği yapılanma şartlarını oluşturamayanlar alan- da olamaz.
Boşluk ve bırakılan gedikler olursa alanda hak etmeyenler olabilir. Bu olmasın diyorsak, idare üzerine düşeni yapmalı hatırlatmasın yapıyorum. Çünkü, bu bize değil, yönetime düşen görevdir. Bize gelince; eğer kamu yöneticisi hükümet erkanı, mesela her ilde farklı toplu taşıma uygulamasına müsaade etmez her yerde aynı esaslara dayalı ihtiyaç farklılıklarına göre düzenleme esaslı yapı kurarsa. Bizde buna uygun fiziki yapılanmayı kurmak zorunda kalırız. Doğruluğunu görerek, geleceği öngörerek öz sermayemizi güvenle kullanırız. Bu sistemde ne nasıl yapılır ve ne elde edilir analizine dayalı bir Ar-Ge ile sistemi kurarak, geliştirici pozisyon dahil, yenilenmeleri çok daha çabuk yapma durumuyla hızla kendimizi yenileriz.
PANDEMİ UYARDI!
Ben işletmeciliğin ülkemizde önemsenmesi ve evrensel biçimde yeniden düzenlenmesi gerektiğine inanıyorum. İşletme disiplini sağlanmalı. Bizde işletmecilik iki ucu açık. Matematiğe dayalı da değil. İşte tam bu noktada pandemi bize; iyi bildiğimiz hizmetimizle edindiğimiz yerimizin sağlam olmadığını, alternatif çıkarıp gösterdi. Gördüğümüz, gelişmenin mantığıyla uyuşmayan işletmeciliğimiz oldu. Bunun da müsebbibi, önceliklerini doğru belirlemeyen politize olmuş yönetim erki değil mi?
Allah aşkına haktan adaletten söz ederken, özel taşımacıya bedava çalış denilebilir mi?
Toplam yolcuda yüzde 35-40‘lar düzeyine getirilen bedava indirimli taşıma kaybı nasıl adaletli sayılır. Kişi başı bu istatistik varken, sözüm ona araç başı düzenleme nasıl olurda çözüm diye sunulur? Bugün olanlar, özellikle pandemi ile ortaya çıkan uygulama sonuçları, işin temelinin sistem ve sistem koyucunun meseleye nasıl baktığına dayandığını da gösterdi.
Yani, devleti yöneten otorite tercihi önemli.
KTT: Aslında belediyeler de beklenmedik kayıplardan şikayetçi. Pandemi öncesi ku rumsallaşma konusunda or- tak çalışmalar da yaptınız! Kurumsallaşma gerekliliği anlatılırken, UITP ilişkimiz- de dünyayı da tartıştık…
YALÇIN BEŞİR: O dediklerin de oldu. Olmayan netleşme. Olmayan, iki ucu kapalı matematik esaslarla kuralları olan sistem kurmanın en önemli yanı olduğuna dikkat edilmemesiydi.
Bunu da kamu yaptı.
Ben işletmeciyim.
Öz sermaye kullanarak özel çalışma yönergemle çalışırım. Araç alırken, yenilerken işim için kredi kullanmada riskli müşteri sayılırken, neden belediye ya da devlet se- sini çıkarmadı?
Eğer benimle kamu özel iş birliği içinde yürüyecekse çıkarmalı; “
o benim paydaşım risk yok geliri net ve banka teminatı bende” demeliydi ama demedi.
Ya da bu düzenlemeyi yaparak karşılık göstermedi?
Mağduriyetim, yönetim erkanının irade beyanını esirgemesiyle ortaya çıkarılan suni mağduriyetti. Bir tanım için biz 10 yıl uğraş verdik. Halbuki devlet erkanı bu nokta da devlet bütçesine de sorun olmayacak bu noktada kendi kendinin kaynak sağlayıcısı diye bizi görerek alan açabilirdi. Benim paramı kullanmam halinde beni sisteme tanımlatarak imkân sunarak, “Ey ÖHO İşletmecisi, öz sermaye ile aracını yeniler sen ya da yeni araç alıp hizmete sunarsan bende sana kolay geri ödeme koşulları sağlarım. Bunu yaparsan senden şunları almam, şu muafiyetler sunarak borcun bitene kadar seni desteklerim” dese, ne olurdu?
Düpedüz bugün hizmet operatörü bütçeye yük getirmeyen işletmeci olurduk. Dahası öz sermayemiz bir fon olarak değerlenerek devlet bütçesine yük olmazdım. Bu gerçekle ben sadece yol açılmasından söz ediyorum. İlave olarak da ücretsiz taşımada eğer verilen kartlar incelense, tümü gözden geçirilirse iddia ediyorum uzun süre zam yapmadan esnaf kaybını katlanılabilir noktalara düşecektir. Bu ve eklenecek esaslarla devlet artık yasal düzenleme ile meseleye bütüncül bakmalı. Özel Halk Otobüsü İşletmeciliği kavramına eğilerek, örnek bir işletme ile kent- içi toplu taşımada sürdürülebilir hizmet yolunu açmalı.