Elektrikli otomobiller, otomotiv endüstrisinin temellerini sarsmaya devam ediyor. Yüz yıllık köklü firmalar elektrikli otomobil firmalarıyla rekabette zorlanıyor…
YENİ NESİL eğilimler yeni soruna neden olur mu sorusu giderek kafaları karıştırıyor. Özellikle elektrikli araçların önlenemez pratikliğinin avantaj görülmesi son zamanlarda, beraberinde yeni çekinceleri de düşündürünce, özellikle Çin’in elektrikli otomobil endüstrisi hakkında, özellikle de istatistikleriyle ilgili önemli haberler manşetlerden düşmüyor. Bu yükseliş eğiliminin büyük küresel ticaret sorunlarına yol açabileceği giderek daha fazla düşünülüyor.
Öte yandan Çin, tarihinde ilk kez net araç ihracatçısı haline gelmesiyle başlatılan yeni bir dönemin aktörü sayılarak değişime işaret edilir müve haline gelmesi de bambaşka mesele olarak ele alınabileceği düşünülenler arasında.Dünya’ya çok sayıda elektrikli araç satıyorlar ve bu durum küresel ekonomi genelinde yankı bulmaya başlamış durumda. AB’nin istatistik kurumu Eurostat, otomobil ticaretine ilişkin en son verileri yayınladı.
Çin şu anda Avrupa’nın elektrikli araç ithalatının yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor. Bunu bir esasa oturtmak gerekirse, Avrupalı 2022 yılında yaklaşık 9 milyon otomobil satın aldı ve bunların yüzde 12’si ya da 1 milyonu elektrikli araçlardan oluştu. Bunların ise 500.000’i de Çin menşeli.Yapılan analizler 500.000 aracın yaklaşık yarısının Çin’de üretilen Tesla’lar olduğunu, geri kalanının ise ağırlıklı olarak diğer Çin markaları olduğunu ortaya koyuyor. Çin, Avrupalı otomobil üreticileri için önemli bir pazarı temsil ediyor. Yıllardır düşük ve orta fiyatlı araçlar üretmek için Çin’de ortak girişimlerde bulundular, yani bu ihracatın çoğu lüks otomobillerden kaynaklanıyor.
Bununla birlikte ticaret dengesi daha önce Avrupa’nın lehine 3 milyar ila 5 milyar dolar civarında seyrediyordu.
Ancak son iki yılda ve son 12 ayda durum hızla değişiyor. Evet, denge hala Avrupa’nın lehine fakat, 2 milyar doların altına düşülmüş durumda.
Bu değişimin neredeyse tamamı elektrikli araçlara atfediliyor. Çinli elektrikli otomobil üreticisi BYD’nin Avrupa’da fabrika açacak olması da ciddi bir gösterge. Çin’in tarihinde ilk kez net otomobil ihracatçısı konumuna yükselmesi önemli sonuçların doğmasına neden olabilir. Bunlardan en belirgin olanı ticaret gerilimlerinin tırmanma potansiyeli. ABD ve Çin birkaç yıldır bir ticaret savaşı içinde ve bu son veriler ışığında AB’nin da savaşa dahil olma olasılığının yükseldiği belirtiliyor.
Bilindiği üzere elektrikli otomobiller esasında dört tekerlekli yüksek teknoloji ürünü konumunda. İçerlerinde son derece gelişmiş yarı iletkenler bulunuyor. Artık yapay zeka etkisiyle yerel olarak araçlarda daha da güçlü donanımlar görülmeye başlanıyor. ABD ise Çin’e yönelik uyguladığı yarı iletken ve yapay zeka kısıtlamalarına müttefikler arıyor. ABD’nin bu yatırımlarda etkili olabilmesi için önemli otomotiv endüstrilerine ev sahipliği yapan Japonya, Güney Kore ve Avrupa’dan destek alması gerekiyor. Mevcut ticari veriler, bu ülkeleri ABD’nin safına geçmeye teşvik edebilir. Özellikle, ABD’nin Çin’e karşı ticaret önlemlerini genişletmesine direnç gösteren Almanya, endüstriyel modelinin temel taşı potansiyel olarak risk altındayken tutumunu yeniden gözden geçirebilir.