Fortune 500 Avrupa listesinde Alman şirketleri, bu yıl çoğu kendi sektörü 100 bin çalışanı işten çıkaracak…
ALMANYA-Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’nın bel kemiğini oluşturan şirketler, artan enerji fiyatları ve ihracata bağımlı Almanya ekonomisinde özel bir sorun olan dış talepteki düşüşe bağlı sert makroekonomik rüzgarlarla mücadele etmekte zorlanırken, ülke bu yıl üst üste ikinci kez negatif ekonomik büyüme ortamına hazırlanıyor. Alman ekonomisi, özellikle bölgedeki diğer ülkelere oranla daha büyük bir rol oynayan imalat sektöründeki kalıcı zayıflık nedeniyle kırılganlığını koruyor. Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,3 küçülen ülke ekonomisi, üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 büyüme kaydederek teknik resesyona girmekten kurtuldu. Ancak, imalat sektörü Alman ekonomisinin beşte birinden fazlasını oluşturuyor ve ihracata bağımlı olan Alman imalat sanayisi, küresel ekonomideki yavaşlamadan, artan Çin rekabetinden ve Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası yüksek enerji fiyatlarından olumsuz etkileniyor. Almanya’da imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) 2022’nin başından beri durgunluk içinde. Ülkede imalat sanayi PMI, uzun süredir faaliyetlerde büyümeyi gösteren 50 puan seviyesinin altında kalırken, ekonomide belirsizlikle fabrikalarda işten çıkarmalar artıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Avro Bölgesi’nde yükselen enflasyona karşı artan faiz oranları, Alman şirketlerin yatırım yapma arzusunu frenlerken, Çin ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin Almanya’dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi Alman sanayisinin düşüşten kurtulmasını zorlaştırıyor.Almanya’da Alman Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) İstihdam Barometresi, sipariş yetersizliği ve ekonomik krizin etkisiyle aralıkta Covid-19 salgınının yaşandığı Temmuz 2020’den bu yana en düşük puana geriledi. Ifo’nun açıklamasında, “Ekonomik kriz özellikle sanayide personel planlamasına damgasını vuruyor. Neredeyse tüm sektörler işte çıkarma düşünüyor. Metal endüstrisi ve otomobil üreticileri ve tedarikçileri en çok etkilenenler” denildi. Yapısal sorunların da ekonomiyi frenlediği Almanya’da, bir zamanlar oldukça başarılı olan “Ucuz enerji ve ara malı ithal et, bunları işle ve yüksek kaliteye sahip mal olarak ‘Made in Germany’ algısıyla pahalı bir biçimde ihraç et” başlıklı iş modeli artık işe yaramıyor. Covid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi son dönemde yaşanan çok sayıda kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, ülkenin, jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği, durgun ekonomi ve demografik zorlukların üstesinden gelme konusunda birtakım sorunlarla karşı karşıya bulunması da dikkati çekiyor. Almanya’nın halen “kendi ürettiği bürokrasi, kurallar ve prosedürler altında da ezildiği” belirtiliyor. Alman ekonomisi, “Çok az yatırım, çok fazla bürokrasi ve aşırı yüksek lokasyon maliyetleriyle” sıkışırken, iç ve dış siyasi çalkantıların ortasında Avrupa’da ve uluslararası alanda geride kalarak zemin kaybediyor.
Tarihsel olarak küreselleşme ve ucuz enerji girdilerine dayanarak ücretlerin ve yaşam standartlarının yükselmesini sağlayan Alman büyüme modeli yapısal zorluklar ve jeopolitik risklerle karşı karşıya. Küresel ticarette korumacılık artıp bir taraftan Rusya-Ukrayna Savaşı enerji maliyetlerini yükseltirken, Almanya’nın reel GSYH büyümesi Covid-19’dan beri G7’de en alt sıralarında yer alıyor. Ekonomide ABD ve Çin’e ticari bağımlılık, yüksek enerji fiyatları, yatırım harcamalarının yetersizliği ve kötüleşen demografik koşullar gibi zorluklar söz konusu. İhracata bağımlı olan ve ülkenin GSYH’nin neredeyse yüzde 30’unu oluşturan Alman sanayisi küresel ekonomideki yavaşlamadan, artan Çin rekabetinden ve Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra yüksek enerji fiyatlarından olumsuz etkileniyor. ING Küresel Makro Araştırma Başkanı ve Almanya Başekonomisti Carsten Brzeski, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Sanayi üretiminin ekimde bir kez daha düşmesiyle Almanya’da sanayideki çöküşün sonu görünmüyor” diyor. Brzeski bir notunda, “Çin’in ‘yeni Almanya’ haline geldiği bir dünyada, en azından imalatta, Almanya’nın ucuz enerji ve kolay erişilebilir büyük ihracat pazarlarından oluşan eski makro iş modeli artık işe yaramıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Carsten Brzeski, 2024’te neredeyse yüzde 5 azalan Alman sanayi üretiminde ekimde yaşanan düşüşün Alman ekonomisinde kış aylarında resesyon riskini artırdığını kaydetti. Alman sanayisinin son birkaç yıldır tüm ekonominin sorunlarının en iyi örneği olduğunu ifade eden Brzeski, “Alman sanayisi konjonktürle ve yapısal rüzgarlar arasında sıkışıp kaldı ve ucuz enerji ve kolay erişilebilir büyük ihracat pazarlarından oluşan geleneksel makro iş modelinin artık işe yaramadığı gerçeğiyle yüzleşti. Bu nedenle, pandeminin başlamasından neredeyse beş yıl sonra, Alman sanayi üretimi hala pandemi öncesi seviyesinin yüzde 10 fazla altında” dedi.Brzeski, “ABD’deki ‘komşunu dilendir’ ekonomi politikalarının modern ve potansiyel olarak daha agresif bir versiyonu sadece Alman ihracatına değil, şirketlerin üretimlerini ABD’ye taşımaları halinde Alman yatırımlarına da zarar verebilir. Buna bir de Almanya’nın en önemli ikinci ihracat ortağı Fransa’nın siyasi sıkıntıları eklenince, Alman sanayisinin görünümü, en azından kısa süreli bir konjonktürel toparlanmanın ötesinde, pek de iç açıcı görünmüyor” diye konuştu.