“Otonom sürüşün geniş bir kabul görmesi için insanların tutumlarının hangi yönde değişmesi gerekecek?” algısı tartışmalarının sosyal boyutu beklenenden daha çok büyümeye başladı… Bu konuda bir çok araştırma var ve araştırmalar devam ediyor
AUDI tarafından yapılan “SocAIty” araştırması sonuçları, otonom sürüşle ilgili birçok soruya yanıt arıyor ve bazı yaygın şehir efsanelerine de değiniyor. Otonom sürüşün yaygın olarak kabul görmesi için hem sürüş sistemlerinin teknolojik olgunluğu hem de sosyal boyut büyük önem taşıyor. “SocAIty” çalışmasından öne çıkan başlıklar şöyle;
NORMAL ARAÇ GİBİ:
Elektrikli otomobillerin menzilleri söz konusu olduğunda, özellikle, aerodinamik yapı önemli bir etken oluyor ve bu nedenle de tasarımda ön planda rol oynamaya devam ediyor. Otomasyonun artmasıyla birlikte otomobillerin ve diğer ulaşım araçlarının görünümleri bu anlamda kökten bir değişim geçirmeyecek. Ancak, gerçek olan bir konu da yolcuların konforu öncelik olacağından, tasarımın gelecekte iç mekâna odaklanacağı. Bu da belirli kulla nım durumlarında koltukların artık seyahat yönüne doğru olmayacağı gibi seçenekleri beraberinde getirecek. İç tasarımdaki bu özgürlük, çok çeşitli seçenekler de sunacak. Pedallar, vites ve direksiyon simidi gibi artık ihtiyaç duyulmayan her şeyin geçici olarak gizlenmesine imkân sağlanarak yolcular için alan en üst düzeye çıkarılacak.
EĞLENCE YOK!
Bu efsane, otomobil tutkunlarının en çok endişe duyduğu konuların başında geliyor: hareketsiz yolcu rolüne mahkum olmak. Bazı araç kullanıcıları, kullanım sırasında ayaklarını pedalda ve ellerini direksiyonda hissetmenin keyfinin ortadan kalkacağına inanıyor. Bunu istemiyor. Böyle şey yok. Otonom araçlar, direksiyon başındaki eğlenceye son vermeyecek. Hiçbir üretici, müşterilerinin araçlarını kullanmak istemelerine engel olamaz.
KORSANLARA AÇIK:
Otonom araçlarla ilgili soru işaretlerinden biri de bilgisayar korsanlarına karşı savunmasız olunacağı konusu. Otonom araçlar, diğer otomobillerde:n daha savunmasız olmayacak. Ancak, diğer yandan otonom bir otomobilin güvenlikle ilgili sistemlerine, bir bilgisayar korsanı saldırısının etkisi çok daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle üreticiler sürekli olarak siber saldırılara karşı koruyucu önlemler geliştiriyor ve koruma mekanizmalarını iyileştiriyorlar. Araçlar çevreleriyle daha fazla bağlı hale geldikçe, güvenirlik ve siber güvenlik için gereken çaba da artıyor. Otonom araçlar, daha az park yeri gerektirmez ama bunu çok daha verimli kullanırlar. Otomobilin ortak kullanımı durumu söz konusu olduğun- da, metropol alanlarda araç yoğunluğu düşecektir.
ZOR KARARLAR:
Otonom sürüşle ilgili olarak en belirleyici faktör; kararın otomobilin kendisine değil, aracı programlayan insanlara ait olduğudur. Araç sadece yazılımın belirttiğini yansıtabilir. Pek çok insan, tehlikeli bir durumda bir makinenin doğru seçimi yapıp yapamayacağına dair soru işaretlerine sahip. Ancak, bu soru ilk kez otonom sürüşle hayatımıza dahil olmadı. Aslında, klasik bir düşünce deneyi olan “Tramvay İkilemi”nde gösterildiği gibi, etik alanında onlarca yıldır tartışılan bir konu oldu.
Otonom sürüş bu tartışmayı bir kez daha canlandırdı. Ancak bu defa uzmanlar, tartışmanın merkez noktasının, kendi kendine giden bir aracın tehlikeli bir durumda kendi kararını veremeyeceği, yalnızca yazılımı yansıtacağı olduğunu söylüyorlar. Kısacası, yaratıcılarının ona bahşettiği seçimleri yapacağını. Otonom araçlar, yalnızca onu tasarlayan kişilerin etik kararlarını ve değerlerini üstlenebilir ve kendi yorumu olmadan uygulayabilir.