Alaplı özel halk otobüsçüleri Başkanı Sedat Aydın, yılların deneyimiyle özel değerlendirmesinde taşımacı esnafına yaşatılanların normal olmadığına dikkat çekerek, hizmet verirken düşürüldükleri durumun sorumlusu olmadıklarına dikkat çekerek esnafın durumuna dikkat çekti
.
ALAPLI- Özel Halk Otobüsçüleri Başkanı olarak, bugün ülkemizde yaşananlara, daha doğrusu yaklaşık çeyrek yüzyılda geldiğimiz noktaya baktığımızda, iki ucu açık sistemden dolayı, bugüne kadar olan süreç içerisinde belediyeler esnafı zor durumda bıraktı. Kalmalarına ses çıkarmadı diyebiliriz. Bu bir gerçek. Bizi kendine tabi sayarken, ücreti mukabil hizmet verici pozisyonumuzu giderek dikkate almamaya başladı. Bu nokta; elbette, geçmiş hükümetlerin başlattığı sonucu bugün görünen gidişattan kaynaklıdır. Belediyeler açısından, hatta genelleyerek söylersek kamu açısından daha uygun ve sorumluluğu azaltıcı olması açısından işine gelen kolaylık sayıldığı için de bugüne geldiğini görüyoruz. Bunu gördüğümüz için 2006 yılında üst çatı kuruluş derneğimiz TÖHOB’u kurarak, STK niteliği ile buna dikkat çekmek sorunları devlete iletmekti. yeri gelmişken söylemem gerek, aslında bir diğer sebebi de TŞOF’un (meslek kurulularımızın) etkin olmayışı, yerleşik oda sistemlerinin durağanlığını görmemiz, gidişatta STK nitelikli bir yapı gerekliliğine uygun kamu özel ilişkisine girme amaçlı STK niteliği ile bambaşka bir modele de çağrıydı.
DİKKAT ÇEKTİK ALDIRAN OLMADI!
Kamu grevini kamu denetim ve yürütümünde veren taşımacı hüviyetine sahip olmak için önce üst ana çerçevesi belirlenen bir ulaşım politikasına dayalı taşıma sistemi kurma talebinde bulunmak. Bunun için özel sektör olarak elimizi taşın altına koymaktı. Biz koyduk. Kademeli ilerleyişimizde çatı örgütünü kamu tanıdı. Tanınmamız, kolaylaştırıcı yapıcı ve destekleyici davranmamızdan kaynaklandığı açık. Ne hükümet ne belediyeler gidişatın şifrelerini doğru okumadı. Sadece ilk seneleri hatırlayın, genç TÖHOB toplantılarına katılan belediyeler boy atarak ilgileri, iş birlikleri çoğalmıştı. Bakanlıklarda da temsil ediliyor danışma kurullarında yer alıyorduk. Ama işin özü, doğru yapılanmaya dönük hatta iş birliğine gidişi amaçlamıyordu.
Meraklısı araştırsın. Sadece toplu taşıma gazetesi arşivine bakarsanız, neler yapılmış olduğunu görürsünüz. Ne etkinlikler olmuş bilgilenme için yeter. Geçmişi kurcalamakla bir yere varamayız. Bu nedenle attığımız adımları unutmadan yola bakacak olursak, TOHOB un çalışmaları ile bizim gibi süresiz ve Tahditli plaka alıp da devlet tarafından yönetmelik çıkarılıp her belediye kendi kafasına göre sözleşme ve yönetmelik yapmasını önlemek bile tek çerçeve ile toplu taşımada düzeni hükümet tek kalemde sağlayabilirdi.
Mesele buydu zaten. şuan da da asıl mesele budur. Bu hükümetinde evrensel sisteme uyma adına yapması gerekendir. Mevcut yapı yerine, toplu taşımadan sorumlu içişleri ve ilgili bakanlıklar, belediyeler ve bizimle kamu özel iş birliğine dayalı ana çerçeve çizen arama çalıştayları yaparak, kamu- özel iş birliği ile gereklilikleri belirleyebiliriz.
Elbette, devletin işine karışmaktan söz etmiyorum. Ben sadece; artık kamu otoritesi ile özel sektörün iş birliği içinde ortak çalışması gereken bir devre girdiğimizi, bunu biran evvel yapmamızın gereksiz kayıpları önleyen bir çözüm olacağını söylüyorum.
Şimdi, seçimlerden sonra gidişatın gerekleri ve pandemi sonrası ortaya çıkanlarla esnafımızın saha gerçeğine de uygun, başa kim geçerse geçsin gerekliliği değişmeyecek bir ihtiyaç hemen giderilmeli diyorum. Devletim, pandemi sürecinde KHK çıkardı “esnafa yardım ediniz” diye. Doğru karar alınmasına rağmen, ülke geneli esnafın bazısı bundan yararlandı, bazısı yararlanamadı. buna da kimse sesini çıkarmadı. Hani biz paydaş idik! Yoksa; bizim her konuda ortak hareket edip bilgi sahibi olan birlikte hareket etmesi gereken sektör mensupları değil miyiz? Tüm taşımacıların kurala uygun taşıma yapanların her şeyi paylaşarak kullanması, bilgilendirmeler dahil birlikte yol alma alışkanlığı kazanması gerekmiyor mu? Bakanlık, KDV ve ÖTV indirimi yapacağız diye açıklamada bulundu. Ama, bizlere nasıl engeli araç kullanımını getirdiyseler, aslında engeli vatandaşlarımıza 0/55 indirimli araç veriyorlarsa, bizlere de aynı oran indirimli araç vermelerini sağlayarak meseleyi kökünden çözemez mi? Bu iyileştirme kamu özel iş birliğine gidişi kolaylaştırmaz mı? Bir de yasal görevi olmamakla birlikte; belediye denetimlerinde Sayıştay, kamu yararını gözetirken, belediyelerin denetiminde hazirladıkları özel çalışma yönergeleriyle paydaş, hadi buna yardımcı unsur diyelim ücreti mukabil çalıştırılan esnafın hak edişine neden duyarsız değil. nasıl ki belediyeyi kamu kuruluşunu zarara uğratma dediği gibi yardımcını da zarara uğratma demesi gerekmez mi? en azından görevi olmasa bile hak hukuk ve adalet adına bu boşluğa dikkat çekemez mi diye aklımdan geçiyor…
Sözün kısası, devlet ile ya da erkanı bakanlık, ilgili yetkili birimleriyle ÖHO adına TÖHOB masaya oturmalı. “Gidişat nedir? İhtiyaç nelerdir? Bunun için sürdürülebilir hizmete gerekli kalemler hangileridir?” Bütün zikredilmeyen zaruretleri temin, ama kamu özel iş birliği ile de çerçevesi belli düzenleme yapılırsa her şey güllük gülistanlık olmaz mı?
Bu düzenlemeleri devlet, bizimle sahada yer alanlarla çalıştaylar düzenleyerek belirlemeli. Sistematiğini birlikte kurarak, sistem olarak ana çerçevesi belli hizmetler olarak ete kemiğe dönüşmüşçesine canlandırarak yasallaştırmalı. İşte o zaman sapla saman, her şey belli olur. Kendi mecrasında gerekli olan olmayan anlaşılır. Bu devletin görevi diye düşünürken, bizim de devlete yardımcı olmamız görevimiz. Demek ki birbirimize mecburuz. Biraz gayret ederek hizmet ağırlıklı bir yapı için birlikte çalışılabilir derim. Tabi gerekli anlayış değişimi ve samimiyet olması şartıyla”