Dijital ikiz teknolojisi, fiziksel alanı sanal model olarak sunuluyor, kullanıcı girişine gerçek zamanlı verileri güncel kalmasını sağlıyor…
Birleşmiş Milletler tahminlerine göre günümüzde dünya nüfusunun yüzde 55’inden fazlası şehirlerde yaşıyor. Bu da yaklaşık 4,5 milyar insan anlamına geliyor. 2050 yılında dünyadaki kentsel nüfusun 6,6 milyarı aşacağı tahmin ediliyor. Şehirleşen nüfus ve buna bağlı olarak şehirleşme hızı giderek artıyor. Giderek artan şehirli nüfus ile birlikte, boyutlarına göre binlerce, yüzbinlerce ya da milyonlarca insanın temel ihtiyaçlarını karşıladıkları yerleşim birimleri olan şehirler, daha önce karşılaşmadıkları karmaşıklıkta sorunlarla yüzleşebiliyor. Yeni nesil teknolojiler, yenilikçi ekonomi yaklaşımları ve iklim değişikliği nedeniyle etkisini her geçen gün daha fazla gözlemlediğimiz doğal afetler ışığında milyonlarca insanın barınma, beslenme, çalışma, ulaşım gibi hak ve ihtiyaçlarının verimli bir şekilde yönetilmesi için yenilikçi şehir yaklaşımlarına ihtiyaç duyuluyor.
Türkiye’de Akıllı Şehirler kavramının öncüsü olarak konumlanan SAMPAŞ, “Bilişim yalnızca bir ticari faaliyet değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk” diyor, akıllı sürdürülebilir şehirler için tüm paydaşlarımızla işbirliği içerisinde çalışıyor, toplumsal farkındalığı artırmaya odaklanıyor. Uzun yıllara dayalı Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya koydukları “Dijital İkiz” teknolojisi, kentlerin bire bir dijital ikizlerini oluşturarak yerel yönetimlere kent ve ilçe yönetimini tek bir kontrol odasından gerçekleştirme imkânı sunuyor.
IoT, makine öğrenimi ve yapay zekâ gibi teknolojilerle donatılmış olan bu bütünleşik konsept ile şehirlerden toplanan anlık veriler kısa, orta ve uzun vadeli olarak simüle edilebiliyor, meteoroloji olaylarından doğal afetlere, asayiş olaylarından kentsel hareketliliği genişleten yeni yolların yapımına kadar uzun vadeli ve yüksek yoğunluklu pek çok senaryonun etkilerini gerçeğe en yakın oranda ölçebilme kolaylığı sağlıyor. Dijital ikizi; büyük veri, yapay zeka, IOT, 5G ve AR/VR teknolojileri kullanılarak bir şehrin ya da belirlenen bir alanın sanal bir modelinin oluşturulması olarak tanımlayabiliriz. Dijital ikiz ile fiziksel alan sanal bir model olarak sunuluyor, kullanıcı girişi sağlayarak gerçek zamanlı verilerin güncel kalması sağlanıyor. Şehrin sanal olarak modelini oluşturduktan sonra şehrin dijital sinir sistemini 7 gün 24 saat kesintisiz olarak kontrol etmek ve elektrik, su, ulaşım, güvenlik, atık yönetimi, tarım, itfaiye, imar, planlama, afet yönetimi gibi alanlarda yönetimini sağlamak mümkün. Türkiye’yi dünya pazar payının yüzde 1’i olarak ele alabiliriz. Bizim kendi hesaplarımızla çıkardığımız rakam 325 belediye için 350+ milyon USD idi. Akıllı Şehirlerde dünya pazarının 2027 yılında 1 trilyon USD’yi geçeceği tahmin ediliyor. Türkiye’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde bir akıllı şehirler bölümü kuruldu. Üniversitelerde akademik olarak Akıllı Şehir Merkezleri oluşturuldu. Akıllı Şehirler lisans, lisansüstü ve doktora çalışmalarına konu olmaya başladı.
Belediyeler yönettikleri şehrin akıllı şehir unsurlarını taşıyacağını söylemeye başladılar ve bu başlık altında projeler geliştiriyorlar. Ayrıca, iklim değişikliği nedeni ile ortaya çıkan felaketlerden akıllı uygulamalara daha büyük gereksinim duyulmaya başlandı. Bunun giderek artacağı görülüyor. Türkiye ve onun gibi ülkelerde yanlış şehirleşmeler ciddi soruna yol açtığı görüldükten sonra, altyapı ve üstyapı çalışmalarında dikkatin artacağı vurgulanıyor. Şu anda dünyada geçerli, 19 ana indikatör ve 145 destekleyici indikatör tarif edilen ISO37120 ‘Akıllı Şehir Sertifikasyon sürecinin kısa zaman sonra Türkiye’de de geçerli hale gelmesi bekleniyor.