Mustafa Acar; “Ücretsiz taşınma ÖHO esnafı için zulme dönüştü. Acil çözüm bekliyoruz” çağrısını yeniledi.
KTT: Sayın Başkan, 15 yıl önce de konuşmuştuk. O zamanda engelli kart usulsüzlüğü, uygulama kriterlerinin yanlışlığı iddianız vardı. Bunca yol sonra aynı sorun devam ediyor mu?
Mustafa ACAR: Hem de daha haksız ve rencide edici uygulamalarla. Eskiden gerçekten ihtiyaç sahibi, örneğin gerçek manada görmez vatandaşa engelli kartı verilirdi. Hatta almasa da durumu bilindiğinden ücretsiz taşırdık. Şimdi? Sadece kulak rahatsızlığı olan engelli kartı alıyor. Eskiden yüzde 70 kusur, şimdi yüzde 40’a düştü. Dahası, işin simsarları olması. Hatta onlarca sahte raporla alınmış kartlar elimizde. Herkes meseleyi kavradı ama bakanlık her halde “Acaba”, “ya değilse” evhamları ile olacak raporlarımızı dahi işleme almadı. Haksızlık etmeyeyim birkaç sene öncesinde tetkik talebime, evet usulsüz kart uygulaması var. Düzenleme çalışmaları da yapılacak denmişti. En azından bu gelişme yaşandı. Ama hala ses yok. Dahası TÖHOB bile bu konuyu düzenleme olacak diye çözüm bekliyor. Şevket Bey, hakkımın gaspını kanıksadım. Ama gerçek engellilere haksızlık edilmesinden rahatsızım. Onları taşıyamıyoruz. Onlara emin olun yer kalmıyor. Aslında onlar, yanı gerçek ihtiyaç sahipleri o kadar hassa ki karşılaştığımız şeyleri gördükçe bırakın kendi haklarını, yanımızdan dahi geçmiyorlar. Şimdi, bana kalan sadece, iki cihanda bunu yapan-yaptıran önlem almayanlardan şikayetçi olmak. Bende her fırsatta duyurmaya çalışıyorum. Başka ne yapabilirim ki…
KTT: Tam olarak şikâyetiniz nedir? Engelli kartına sahip vatandaşı taşımamak mı?
Yoksa sahte kartı olanı mı taşımamak? Bunların ayırt edilmesinden mi şikâyet ediyorsunuz?

Mustafa ACAR: Biz belediye denetiminde, her taşıdığımız yolcudan belediyeden para alarak toplu taşıma hizmetini belediyeler adına ve kesinlikle de ücreti mukabil yapan esnafız. Toplu taşıma hizmeti şehirde belediyenin yapması gereken aslı görevidir. Bende ona bu görev için yardım eden, ücretle onun adına yolcu taşımasını yapan esnafım. Devlet demiş ki, “engelli ise bir yurttaş, belediye onu ücretsiz taşır. Ama engel tanımlaması, yani rapor alması şart” diye de eklemiş. Bunun da kriterleri var. İşte mesele burada başlıyor. Kriterlerde bir gözü kör olan engelli değil. Sadece görmez. Tam teşekküllü hastaneden rapor onu engelli sayarsa ve engel oranı yüzde 70 ise engelli kartı alır. Ücretsiz taşınır. Şimdi ne oldu? bu oran yüzde 70 den 40’a indi. O kadar özensiz oldu ki her hasta ücretsiz engelli sayılabiliyor. Engelin farklı dozları da var. Refakatçi, engelli yardımcısı, sahtekarı da. Biz ücreti mukabil taşıma yaparız. Ücretsiz taşıma eskiden belediyenin sahibi olduğu araçla sınırlıydı. Şimdi bana belediye emirle, “taşıyacaksın” diyor? “Raporun sahteliğine bakma” da diyor. Hastaneye sahtesini götürüyorum “siz vermişiniz” diyorum. Netice yine çıkmıyor. Herkes, sadece birçok engel ve maraza çıkarıyor o kadar.
KTT: Engelli araca binemezse engellidir. Onu taşıma devletim görevi. Belediye taşı diyorsa o zaman parasını belediye verir. Bu aleni bir sosyal devlet olmanın gereği değil mi?
Mustafa ACAR: Bende öyle sanırdım ama sanırım değil. Burada sorun sistemsizlik ve her kafadan ses çıkması. Bakandan daha yukarılara herkesin dilediği emri verebiliyor olması herhalde. Tamam da kim kimi kimleri taşırsa taşısın. Patron belediye ya da başkası onun parasını versin o zaman? En azından sosyal hizmete kamu hizmeti gören olarak katkı yap deniyorsa makul bir ödeme katkısı yapsın? Asıl mesele madem bir yasa var? Bu yasa kime avantaj sağlarken bunun ceremesini kime yüklüyor bunu devlet adaletiyle göremiyor mu? Kimse ücretsiz taşıma ortadan kalkmalı demiyor zaten. Tersine, devlet yasa gereği bunu yapmaya ihtiyaç duyuyorsa; yapması gereken yükümlülüğü olmalı. Ben vatandaş değil miyim? Benim kaybım ne olacak? En azı bir bölümünü öde. Burada haksızlık var. ne dine ne hukuka uymayan… Haksızlığı yanlışlığı önlemeli. Peki neden ödemiyor? Bu haksızlığı yapma cüretini nasıl oluyor da gösterebiliyor? Mesele bu. 65 yaş uygulaması da öyle. 27 kalem ücretsiz ve indirimli taşıma türünün hepsi, her bir şey öyle… Bence ilgili bakanlık neden bu iş görev gerekleri ve bütçeden karşılanma hususu ya da yardımcı unsur özel taşımacıyla belediye emrinde taşımayı yasayla ele almalı aldırmalı. hükümet erkanı hadük olan eskiyen belediyelere de yük olacak bir taşıma sistemini ye-ni-le-me-li.. düzeltmiyorsa üstelik mağduriyet artıyorsa bunda bir bit yeniği var demek olmaz mı?
O kadar hukuksuzluğa alışkın mıyız da bize zorla taşıma yaptırılır?
Hani atalarımızın adaletine hayrandık. 600 sene adaletimiz dillere destandı. Bugüne mi yansımadı yoksa. Anlaşılan öyle olmuş. … Belki de sadece bir dönem içindir! Bence, kendimize bakalım şapkamızı önümüze koyarak ne olduğumuzu düşünelim. Hatırlayan vardır; eskiden bedava taşıdığımızda ceza yazarlardı. Parası olmayanı taşıma özgürlüğümüz dahi yoktu.
“Para istemiyoruz. Gariban, fakir fukarayı para almadan taşırız”
Böyle bir tercihi yapma özgürlüğümüzde de yoktu. Şimdi bizim davranışımızı meccanen kamu otoritesi yapıyor görüntüsü veriyor. Ama ceremesini bizlere yüklüyor. Siyasi popülizm ya da gerçekten bir tüccar anlayışıyla patron uygulaması mı memleketin hak ve hukukuna hakim? Bilmiyorsam da görüyorum. Eski dönemlere övgüler düzenler “Komşusu açken yatan bizden değil” diye hadis-i Şerif-i dile getirdiler yaptıklarını savunurken. Ama bunun bir başkasını aç bırakarak yapılmamasına dönük hükmi inceliğini bilerek gözden kaçırıp öyle konuşurlar. Peygamberimiz (S.A) emeğin karşılığı alnının teri ödenmeden verin der. Der de bizimkiler bunu nedense görmezden gelir. Hatırlatan çıksa bile arada kaynar. Siyasi popülizmin gereğini öne alarak zulmü görmezden gelirler…
Kendime “İstenen ne?” diye soruyorum. Akla geleni söylemek doğru değil. Bu kadarla yetiniyorum. Bence otorite topyekûn toplu taşımayı ücretsiz yapsın. Bunu yıllar önce Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay söylemişti. Rahmetli bugünü daha o zaman görmüş olmalı…

KTT: Sayın Başkan, Siz belediye denetimindesiniz. Minibüsçü ücretini doğrudan yolcudan alır. İki farklı taşımacısınız aslında. Yoksa bu farklılık mı karmaşa yaşatıyor? Buna ne diyeceksiniz? Toplu taşımada ücretlendirme konusu da sorun. Sizce adil çözüm nedir?
Mustafa ACAR: Popülizmi benimsemiş bir yapı var. Günlük söylemlerle soluklanan ve sınırsız yolcu memnuniyetine dayalı bir toplu taşıma sisteminde esnafın canından bezmesini sağlayan hizmet verdiğini sananların aymazlığının ötesi hedefleme var gibi! aslında çok uzun zamandan beri taşıma sistemi alarm veriyor. Daha öncesinde de ulaşım politikamız sadece araç ağırlıklı, işletmecilikten sarfı nazar anlayışta işleyerek bugüne geldi. Bunu bir çok ulaşım uzmanı adaletten yana otoriteler dillendirirdi. söylenenleri hatırlayan, “ne duruma düştük” de diyen de artık yok. Ben, bu yüzden işi siyasete dökmeden net biçimde ve sadece “doğru engelli kartı ve gerekenlere ücretsiz taşınma hakkı verin” diyorum O kadar.
Gerisi beni aşan meseleler. İyi de bunu diyorum da ne oluyor? Mal meydanda.

Olan biten sonuçlarıyla ortada...
Gittiği yere kadar gider desem, bana yakışmaz. Elinde yaptırım gücü yok. Devleti yönetenler demek ki işin düzelmesini istemiyor. Yahut benimsedikleri tüccar mantığıyla bakkal idaresine dönüşen piyasada sesi çıkanı hoşnut önceliği ile günü kurtararak yol alıyor! Düşünme hak hukuk adalet mefhumu diye bir gereklilik unutulmuş. Kim ne yaparsa ya kar olarak ya da zarar olarak kendine kalıyor.
ortalıkta ekonomik kriz var deniyor. ama benim ücretsiz taşıdığım bir çok dairesi var bunları fahiş fiyattan kiraya verebiliyor. devlet asgari ücretliden fakir fukaradan tuvalet parası alıyor. orada eşit. hem de kendi kamu işletmesi tarafından hizmet diye şaşa ile vergilerimizden yaptıkları tuvaletleri kurarak paraalıyorlar. gücü olanı ücretsiz taşıtırken adam günde 20 kez araca binebiliyor. hizmet sınırsız. Fakir fukaranın ise esamisi dahi okunmuyor. Tam burada “hadi canım sende” diye bitirmem gerek. devam edersem can sıkan şeyler söyleyebilirim.
Şevket bey, 25 yılı aştı tanışıklığımız. Senin de benimde, yani bizim zamanımız doluyor farkındaysan. Sanırım herkes gibi kenara çekilerek belki bir gün düzeltirler umuduna sarılarak bekleyeceğiz. Ama; ne sen, ne de ben göremeyeceğiz düzelmesini. Diyecek de başka şey kalmadı. en azından benim aklıma gelmiyor. dediklerimiz anlayana saz, anlamayana davul zurna çalsak az…
Yine de bakarsınız devleti yönetenler, hırslarından kurtulur. Popülist söylemlere dayalı gündem oluşturmaktan arınarak saha gerçeğini görürler. Belli mi olur. bu işe iktidarı muhalefeti herkes aynı şekilde bakarak düzeltiverirler hataları. O zaman görürüz işler düzelir işte. Aynı anlayış sürdüğü sürece aynı şey devam eder gider. Biz ve bizim gibiler de ömrümün sonuna kadar bekler. O gün gelir mi? Umudumu kesmedim ama…”