Dünya’nın en eski kentlerinden İstanbul, siyasi popülizmin girdabında, başta trafik her alanda sıralama gerisine taşıyor.
İSTANBUL-İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülkü Alver Şahin, İstanbul’daki hava kirliliği kaynaklarının bölgesel olarak değişkenlik gösterdiğini ancak, en temel kaynağın trafik olduğunu, bunun ardından endüstri bölgelerine yakın alanlardaki endüstriyel faaliyetlerin geldiğini söyledi. İstanbul’da sürekli izleme yapılan 38 ayrı hava kalitesi ölçüm istasyonu bulunduğunu ve bu istasyonlarda hava kirletici parametrelerin anlık olarak izlendiğini aktaran Şahin, bunlar içinde sınır değerlerin çoğu zaman aşıldığı kritik parametreleri azot oksitler, 10 mikron altı partikül madde (PM10) ve 2.5 mikron altı ince partikül madde (PM2.5) olarak sıraladı. Temelde trafik kaynaklı bir kirletici olan azot oksitlerin özellikle İstanbul’da trafiğin yoğun olduğu alanlarda sınır değerin çok üstüne çıktığını belirten Prof. Dr. Şahin, diğer kirleticiler hakkında şu bilgileri paylaştı: “PM10, hem yanma sonucu, hem de mekanik şehir aktiviteleri ve toz taşınımı etkisiyle oluşan ve zaman zaman sınır değerlerin aşıldığı bir parametre. PM2.5 ise insan sağlığını olumsuz etkileyen, hava kirliliğine bağlı birçok sağlık sorununun temeli olan bir kirletici olarak kaynaktan yanma sonucu, atmosferik koşullarda gaz parametrelerinin dönüşümüyle meydana geliyor. İstanbul genelinde ortalamada homojen bir konsantrasyon dağılımı gösteriyor fakat, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yıllık sınır değerinin üzerinde ölçülüyor.” İstanbul’da özellikle kış mevsiminde ve atmosferik durgunluk nedeniyle gece saatlerinde kirleticilerin yoğunlaştığına fakat hemen hemen her mevsim kentte sabah başlayan ve gece yarısı biten bir trafik yoğunluğu bulunduğuna değinen Prof. Dr. Şahin, 2024 yılı verilerinde azot oksit oranındaki artışa dikkati çekti.
Prof. Dr. Şahin, “Trafik kaynaklı kirliliğin en temel iz bileşeni olan azot dioksitin 2024’te, önceki yıla göre yüzde 37,6, son 9 yılın ortalamasına kıyasla yüzde 22 civarında bir artış eğilimi gösterdiğini gözlemliyoruz. Bu tüm İstanbul’un ortalaması için elde ettiğimiz bir değer ancak biraz daha odaklanıp özel alanlara, trafiğin yoğunlaştığı alanlardaki ölçüm istasyonlarına baktığımızda bu artış daha da belirginleşiyor.” dedi. 2023’e kıyasla azot oksitlerin yaklaşık 1,7 kat arttığını bildiren Prof. Dr. Şahin, 2024’te en yüksek azot oksit değerinin Kadıköy ve Kağıthane’de, en düşük değerin ise Şile’de ölçüldüğünü ifade etti.

Prof. Dr. Şahin, İstanbul’daki hava kirliliğini azaltmak için raylı sistemlerin yaygınlaştırılması, insanların toplu taşımaya yönlendirilmesi, Avrupa’da kentlerde uygulanan trafikten arındırılmış düşük emisyon alanlarının oluşturulması, kentleşme planları yapılırken hava kirliliğinin bir kriter olarak dikkate alınması, kent içi yeşil alanların artırılması, hava kirliliğini ölçen sensör teknolojisinin referans hava kalitesi ölçümü istasyonları ağına entegre edilmesi ve böylece daha çok noktada ölçüm yapılarak azalış ve artış trendlerinin daha yakından gözlenmesi tavsiyelerinde bulundu.